OSMANLI ZİRVEYE DOGRU KOŞUYOR...
   
 
  Sosyal Sınıflar
SOSYAL SINIFLAR

Devletten dirlik veya maaş alan bütün görevlilere "askerî" denirdi. "Askerî" sınıf, yalnız savaşan sınıf değil, bütün devlet görevlileri idi. Vergi vermezlerdi. Yani sistem şu idi: Kendilerine bir maaş verilip o maaştan vergi kesilmek yerine, devletin ödeme gücü neyse, o miktarda net olarak hesaplanır ve verilirdi. İkinci bir sosyal sınıf, şehirlilerdi: Tüccar ve esnaftı. Nihayet "reâyâ" denilen köylü gelirdi.

"Reâyâ" adı altında, herkesin zannettiği gibi, aşağı derecede bir sınıf veya mezheb kastedilmemektedir. İmparatorluğun bütün çiftçileri, Anadolu'nun İslâm halkı ile Tisza vâdisindeki Hristiyanlar, Padişah'ın bütün tebaası, reâyâ olarak adlandırılır. Daima reâyâ, Padişah'ın himayesinde yaşar.

Askerî, şehirli ve râiyyet dışında bir sosyal sınıf daha vardır: Esirler. Harp esirleri değil, hizmet maksadıyla kullanılan, para ile alınmış insanlar, kölelerdi. Esir, daha doğrusu köle ve cariye, efendisi aleyhine kadı'ya müracaat edip dâvâ açabilmekte, hakkını koruyabilmektedir. Kölesine efendi, kızını verebilmekte, efendisi cariyesi ile evlenebilmektedir. Demek ki; kölelik de bir sosyal baraj değildir.

Sosyal sınıfların batıdaki sosyal sınıflardan farkı, asaletin olmamasından ve serf bulunmamasından doğmaktadır. Bu iki büyük fark, Avrupa ile Türkiye'nin sosyal yapıları arasında çok büyük bir ayrılık manzarası arz etmektedir. Osmanlı Türkiyesi'nin her asrında pek çok örneği gösterilebileceği gibi, ayağında çarık, sırtında heybe, beş parasız İstanbul'a gelen bir Türk köylüsü, gerekli kademelerden geçip, bir çeyrek asır sonra, bazen daha fazla, fakat bazen de daha kısa bir müddet içinde, sadrazam olmakta, hattâ Padişahın kızını almaktadır. Böyle bir durum, Batı'da mümkün değildir. 1975 Batısı'nda bile başbakan olması mümkün bulunan böyle bir şahıs, kral kızı ile evlenememektedir.
fishmonger çevrimdışı  
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol